Karaciğer tümörleri, karaciğer kanserinin en yaygın nedenidir ve çoğu zaman erken teşhis edilmesi zordur. Girişimsel uygulamalar, bu tür tümörlerin yerel tedavisinde etkili bir seçenek olarak kullanılır. Bu uygulamalar, genellikle kanser hücrelerinin büyüklüğü, sayısı ve yerleşim yerine göre belirlenir.
İğne biyopsisi, kanserin tanısını doğrulamak için yapılan bir girişimsel uygulamadır. Bu yöntemde, küçük bir iğne kullanılarak karaciğerden hücre örnekleri alınır ve daha sonra incelenir. Radyofrekans ablasyonu ise, kanser hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili radyo dalgalarının kullanıldığı bir yöntemdir. Mikrodalga ablasyon yöntemi de benzer şekilde etkilidir ancak radyofrekans ablasyona göre farklı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır.
Çoklu elektrotlara dayalı ablasyon yöntemi de bu tümörlerin tedavisinde kullanılan etkili bir seçenektir. Bu yöntemde, birden fazla elektrot kullanılarak kanser hücreleri yok edilir. Kriyoablasyon ise, kanser hücrelerinin dondurularak yok edildiği bir yöntemdir.
Transarteriyel Kemoembolizasyon (TAE), kanser hücreleri için gerekli olan kan beslemesini keserek, tümörlerin yavaşlatılmasında etkili bir yöntemdir. Yönlendirilmiş Ultrason Görüntüleme (EUS) ise, karaciğer kanserinin tanısında ve tedavisinde kullanılan bir teknolojidir.
İğne Biyopsisi
Karaciğer tümörlerinin teşhisinde iğne biyopsisi, en sık kullanılan girişimsel işlemdir. Bu yöntem sayesinde, tümör hücrelerinin özellikleri incelenir ve hastaların tedavi planları belirlenir. İğne biyopsisi, minimal invaziv bir işlem olup, hasta açısından konforlu ve güvenli bir seçenektir. Ayrıca, lokal anestezi altında gerçekleştirilen bu işlem sonrasında, hasta neredeyse hiç ağrı duymaz.
İğne biyopsisi, birkaç farklı yöntemle gerçekleştirilebilir. Bu yöntemler arasında, iğne biyopsisi sonrası kanamayı önlemek amacıyla trombin enjeksiyonu, CT ile rehberliği ve ultrasonlu yönlendirme yer alır. İğne biyopsisi, sadece tanısal amaçlar için değil, aynı zamanda karaciğer tümörlerinin türünü ve evresini belirlemek için de kullanılır.
- İğne biyopsisi yönteminin avantajları:
- Minimal invaziv bir işlem olup, hasta açısından konforlu ve güvenli bir seçenektir.
- Karaciğer tümörlerinin teşhisinde en sık kullanılan girişimsel işlemdir.
- Tümör hücrelerinin özellikleri incelenerek, hastanın tedavi planı belirlenir.
- Tedavi planlaması için gereken tümör bilgilerinin sağlanmasına olanak tanır.
Radyofrekans Ablasyonu
Radyofrekans ablasyonu, karaciğer tümörlerinin tedavisinde yaygın bir girişimsel uygulamadır. Bu yöntemde, tümörün içine ince bir iğne sokulur ve yüksek frekanslı elektrik akımı tümörü ısıtarak öldürür. Radyofrekans ablasyonu, cerrahiye alternatif olarak kullanılabilir ve daha düşük bir komplikasyon oranına sahiptir.
Bir çalışmada, radyofrekans ablasyonunun cerrahiye kıyasla daha az invazif olduğu, daha düşük bir morbidite ve mortalite oranı olduğu ve daha düşük maliyetli olduğu bulunmuştur. Radyofrekans ablasyonu, tek bir seanslık bir uygulama ile başarılı sonuçlar verir ve çoğu hasta dört yıla kadar sağ kalabilmektedir. Ancak, bu yöntem, tümörün boyutuna ve konumuna bağlı olarak bazı riskler de taşır ve etkinliği her hastada farklı olabilir.
Radyofrekans Ablasyonunun Avantajları | Radyofrekans Ablasyonunun Dezavantajları |
---|---|
|
|
Mikrodalga Ablasyonu
Mikrodalga ablasyonu, karaciğer tümörlerinin küçük boyutlarda tedavi edilmesinde radyofrekans ablasyonuna göre avantajlar sağlar. Radyofrekans ablasyonuna göre daha az invazivdir ve daha küçük tümörlerin tedavisinde daha etkilidir. Ancak, daha büyük tümörlerin tedavisinde başarısı daha azdır ve tedavi süresi daha uzundur. Ayrıca, mikrodalga ablasyonu cihazı radyofrekans ablasyonuna göre daha pahalıdır.
Çoklu Elektrotlara Dayalı Ablasyon
Çoklu elektrotlara dayalı ablasyon, karaciğer tümörlerinin tedavisinde başarılı sonuçlar veren yöntemler arasındadır. Bu yöntemde, tümörün içine birden fazla elektrot yerleştirilir ve bu elektrotların arasına yüksek sıcaklıkta enerji verilir. Bu sayede, tümör dokusu öldürülür ve sağlıklı dokular zarar görmeden tedavi tamamlanır.
Avantajları: | Dezavantajları: |
|
|
Kriyoablasyon
Kriyoablasyon, karaciğer tümörlerinin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Radyofrekans ablasyona göre avantajları arasında, tümörlerin büyük boyutlu olmasına rağmen etkili bir şekilde tedavi edilebilmesi ve anjiyografi cihazlarına ihtiyaç duyulmaması yer alır. Kriyoablasyon yöntemi, tümörü dondurarak öldürür ve ardından tümör yakılana kadar tekrar dondurulup çözülür. Bu işlem, tümör hücrelerinin ölümüne ve fiziksel olarak yok edilmesine neden olur.
Transarteriyel Kemoembolizasyon (TAE)
Transarteriyel Kemoembolizasyon (TAE), özellikle yaygın olan karaciğer kanserlerinde sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir. TAE, karaciğer kanserlerindeki tümörlerin büyüklüğüne ve yayılımına bağlı olarak kullanımı uygun olan bir tedavi seçeneğidir. Bu yöntemde, kanser hücrelerinin beslenme kaynaklarına ulaşan kan damarlarına belirli bir madde enjekte edilir ve bu damarların tıkanması ile kanserli hücrelerin ölmesi sağlanır.
TAE, diğer tedavi yöntemleriyle birlikte kullanılabildiği gibi tek başına da kullanılabilir. Bu yöntem, ameliyat veya radyasyon tedavisine göre daha az invaziftir ve hastanın iyileşme süreci daha kısa olabilir. Ayrıca, TAE’nin yan etkileri ameliyat ve radyasyon tedavisine göre daha azdır.
TAE’nin başarı oranı, tümörün büyüklüğüne ve yayılımına bağlı olarak değişebilir. Ancak, uzman doktorların yanı sıra çeşitli araştırmalar, TAE’nin kanserli hücrelere karşı oldukça etkili olduğunu göstermektedir.
TAE işlemi, hastanede yapılan bir işlem olmakla birlikte genellikle kısa sürede tamamlanır ve hastalar gün içinde evlerine dönebilirler.
TAE’nin kullanımı, hastaların genel sağlık durumuna, tümörün büyüklüğüne ve yerleşim yerine göre değişebilir. Bu nedenle, TAE’nin doğru bir şekilde uygulanması ve hasta takibi için uzman bir doktor ile görüşmek önerilir.
Yönlendirilmiş Ultrason Görüntüleme (EUS)
Yönlendirilmiş Ultrason Görüntüleme (EUS), karaciğer tümörlerinin tanısal ve terapötik amaçlı kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, ultrason dalgalarının karaciğere gönderilmesiyle elde edilen yüksek çözünürlüklü görüntüler sayesinde tümörlerin boyutunu, sınırlarını ve yerleşim yerlerini belirler. EUS ayrıca, karaciğer tümörlerine yönelik tedavi amaçlı kullanılan ilaçların doğrudan tümöre enjekte edilmesinde de etkilidir. Bu yöntem, standart ultrason görüntüleme yöntemlerine göre daha hassas sonuçlar verir.