Öksürük genellikle soğuk algınlığı gibi basit bir sebepten kaynaklı olsa da, bazen ciddi bir sağlık sorununun belirtisi olabilir. Öksürükten korunmak için bazı basit önlemler almak mümkündür. Bu 10 altın kurala uyarak öksürükten korunabilirsiniz.
1. Elleri Sık Sık Yıkamak
Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için en temel kural, ellerin sık sık yıkanmasıdır. Eller, günlük hayatta temas ettiğimiz her şeye dokunarak ve bakteri, virüs gibi mikropları taşır. Bu nedenle ellerinizi sık sık yıkamak, öksürük gibi hastalıklardan korunmak adına ilk önlem olarak uygulanmalıdır.
Eller, su ve sabun kullanılarak en az 20 saniye boyunca ovalanarak yıkanmalıdır. Özellikle yolculuk vb. gibi durumlarda sabun ve su bulunamazsa, alkol bazlı el antiseptikleri de kullanılabilmektedir. Ayrıca, eller, yemeklerden önce ve sonra, tuvalet sonrası, dışarıdan eve gelince, burun, ağız, yüz vb. dokunduktan sonra da mutlaka yıkanmalıdır.
2. Maske Kullanmak
Halka açık yerlerde, kalabalık ortamlarda ve hasta insanlarla temas halindeyken maske kullanmak, öksürük gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek adına oldukça önemlidir. Maske seçimi de doğru bir şekilde yapılmalıdır. FFP2 ve FFP3 maskeler solunum yolu enfeksiyonu açısından en etkili korumayı sağlayan maskelerdir. Cerrahi maskeler ise havada bulunan damlacıkları filtreleyerek solunum yolu enfeksiyonu riskini azaltır. Maske takarken ve çıkarken doğru bir şekilde yapılmalıdır. Bir maske gün boyunca kullanılmamalı ve 4 saatte bir değiştirilmelidir.
2.1. Maske Seçimi
Doğru maske seçimi, öksürüğü önlemenin önemli bir adımıdır. Maske seçerken, kişinin ihtiyacına ve kullanım amacına uygun bir seçim yapması gerekir. Genellikle FFP2 ve FFP3 maskeler, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için en etkili seçeneklerdir. Bununla birlikte, cerrahi maskeler de havada bulunan damlacıkları filtreleyerek öksürük gibi enfeksiyonların yayılmasını önler.
Doğru maske seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da maskenin uygun bir şekilde oturmasıdır. Maskenin burun, ağız ve çene gibi bölgeleri tamamen kaplaması önemlidir. Aksi takdirde, maske doğru bir şekilde koruma sağlamayabilir.
- FFP2 ve FFP3 maskeler, solunum yolu enfeksiyonlarına karşı en etkili seçeneklerdir.
- Cerrahi maskeler, havada bulunan damlacıkları filtreleyerek öksürük gibi enfeksiyonların yayılmasını önler.
- Maskenin uygun bir şekilde oturması, doğru bir koruma sağlamak için önemlidir.
2.1.1. FFP2 ve FFP3 Maskeler
FFP2 ve FFP3 maskeler, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için en etkili maskelerdir. FFP, “Fitratif Yüz Maskesi” anlamına gelir ve bu maskeler, solunum yolu enfeksiyonu kaynaklarından korunmak için tasarlanmıştır.
FFP2 ve FFP3 maskeler, havada bulunan enfeksiyon kaynakları olan parçacıkları filtreleyerek solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruma sağlarlar. Bu maskeler, solunum yolu enfeksiyonu riski olan kişiler tarafından kullanılması tavsiye edilir. Ayrıca sağlık çalışanları tarafından da kullanılır.
FFP2 ve FFP3 maskeler arasındaki fark, FFP3 maskelerin daha yüksek koruma seviyesine sahip olmasıdır. Bir FFP3 maskesi, 0,6 mikron büyüklüğündeki parçacıkların% 99,9’unu filtreleyebilirken, bir FFP2 maskesi sadece% 94’ünü filtreleyebilir.
FFP2 Maskeler | FFP3 Maskeler |
---|---|
En az %94 filtreleme | En az %99 filtreleme |
Makro partiküller için etkilidir | Tüm partiküller için etkilidir |
Standardı: EN 149:2001+A1:2009 | Standardı: EN 149:2001+A1:2009 |
Düşük seviye tehlikelerde kullanılır | Yüksek seviye tehlikelerde kullanılır |
Bu nedenle, solunum yolu enfeksiyonu gibi riskli durumlarda FFP2 veya FFP3 maskesi kullanmak önemlidir. Ancak doğru bir şekilde takmak, uygun şekilde kullanmak, dezenfekte etmek ve belirli bir süre kullanmaktan kaçınmak da çok önemlidir.
2.1.2. Cerrahi Maskeler
Cerrahi maskeler, havada bulunan damlacıkları filtreleyerek solunum yolu enfeksiyonu riskini azaltır. Bu nedenle, özellikle halka açık yerlerde, toplu taşıma araçlarında ve kalabalık ortamlarda mutlaka kullanılması gerekmektedir. Cerrahi maskeler, ameliyathanelerde de sıklıkla kullanılan steril maskelerdir. Tek kullanımlık olan bu maskeler, nemli bir ortama maruz kaldığında etkisini kaybeder ve değiştirilmesi gerekir.
Cerrahi maskeler, doğru bir şekilde takıldığında etkili bir koruma sağlar. Maske, ağzı ve burunu tamamen kapatarak, havayolu enfeksiyonu riskini azaltır. Ancak, maske kullanımı bir diğer önemli nokta da doğru şekilde çıkartılmasıdır. Maskeyi çıkartırken, dikkatli olunmalı ve maskenin önlüğe ya da kıyafete değmemesi sağlanmalıdır.
2.2. Maske Kullanımı
Maske kullanımı, öksürüğü önlemede önemli bir adımdır. Maske takılırken ve çıkarılırken dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır. Maske takarken eller yıkanmalı ve maske, burun ve ağızı tam olarak kapatacak şekilde doğru pozisyonda tutulmalıdır. Ayrıca, maske takılırken veya çıkartılırken, asla maskeye dokunulmamalıdır.
Maske kullanımı süresi de oldukça önemlidir. Bir maske 4 saat ile sınırlandırılmalıdır ve gün boyunca değiştirilmemelidir. İnsanlar tarafından sıklıkla kullanılan dış mekanlar, evler, ofisler ve ortak kullanım alanları, genellikle daha fazla bakteri ve virüs içermektedir. Bu nedenle, maskelerin düzenli olarak değiştirilmesi ve dezenfekte edilmesi gerekmektedir.
Maske kullanımı konusunda bir diğer önemli nokta, maske yüzde kırışıklıklar oluşturacak şekilde sıkı bir şekilde takılmamalıdır. Maske, genellikle çeneye kadar takılmalıdır ama ağız ve burun tamamen kaplanmalıdır. FFP2, FFP3 ve cerrahi maskeler, özellikle solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalıklardan korumak için önerilen maskelerdir. Bu maskelerin doğru bir şekilde seçilmesi, öksürük riskini azaltarak sağlık açısından büyük bir etkiye sahip olabilir.
2.2.1. Maske Takma ve Çıkarma
Maske takarken eller mutlaka temiz olmalıdır. Maske kulak arkasından veya baş arasından takılırken, burun, ağız ve çene kapatacak şekilde olmalıdır. Maske takarken dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise maskenin yüzde tam oturmasıdır. Çıkartırken ise maskeyi sadece lastiklerinden dokunarak çıkartmak ve elleri yeniden yıkamak önemlidir. Maske çıkartıldıktan sonra kullanılmamalı ve doğru şekilde imha edilmelidir.
2.2.2. Maske Kullanım Süresi
Maske kullanımı sırasında maske kullanım süresi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bir maske gün boyunca kesintisiz olarak kullanılmamalı ve 4 saatte bir mutlaka değiştirilmelidir.
Böylece maskenin etkisi azalmaz ve koruyucu özelliği devam eder. Maske değişimi esnasında ellerin dezenfekte edilmesi gerekmektedir.
3. Sosyal Mesafe Korunmalıdır
Öksürük gibi enfeksiyonlu hastalıkların bulaşması, enfekte olmuş kişilerle yakın temasta olduğumuzda artar. Bu yüzden sosyal mesafeyi korumak, öksürüğü önlemede temel bir kuraldır.
Sosyal mesafe kurallarına uygun davranarak, örneğin en az bir metre mesafe koruyarak ve kalabalık gruplardan kaçınarak enfeksiyon riskini azaltabiliriz. Bu basit önlemler, kendimizi ve çevremizdekileri korumamızda büyük önem taşır.
3.1. Sosyal Mesafe Kuralları
Sosyal mesafe kuralları, enfeksiyon riskini en aza indirmek için uygulanmalıdır. Bunlar arasında en az bir metre mesafeyi korumak, öpüşmek veya kucaklaşmaktan kaçınmak, kalabalık gruplardan uzak durmak, toplu taşıma araçlarında mümkünse tek bir kişinin oturması gibi önlemler yer almaktadır. Ayrıca, evde kalmak ve mümkünse evden çıkmamak da enfeksiyon riskini azaltmak için yararlıdır.
3.1.1. En Az 1 Metre
Özellikle öksürük gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için, sosyal mesafe kuralı doğru bir şekilde uygulanmalıdır. Bu kurala göre, en az bir metre mesafe korunmalıdır. Kalabalık gruplardan kaçınarak, mümkün olduğunca mesafeyi korumak önemlidir. Toplu taşıma araçları, iş yerleri ve halka açık alanlarda bu mesafenin korunması daha da önemlidir. Bu şekilde, öksürük gibi bulaşıcı hastalıkların yayılması engellenerek, sağlıklı bir toplum oluşumu sağlanabilir.
3.1.2. Kalabalık Gruplardan Kaçınmak
Öksürüğü önlemek için dikkat edilmesi gereken önemli kurallardan biri de kalabalık gruplardan kaçınmaktır. Özellikle kapalı mekanlarda insanların bir arada bulunması öksürük gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sebep olabilir. Bu yüzden mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan uzak durulması önerilir.
4. Temizlik Kuralı
Eşyaların temizliği öksürüğün ve diğer bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde oldukça önemlidir. Özellikle sık kullanılan eşyaların temizliği düzenli olarak yapılmalıdır. Telefon ekranları, klavyeler, kapı kolları, lavabo armatürleri gibi yüzeyler günlük olarak dezenfekte edilmelidir. Ayrıca, tozlu eşyaların da temizlenmesi önemlidir, çünkü toz mikropların üremesi için uygun bir ortam sağlar.
Temizlik yaparken kullanılan ürünler de doğru seçilmelidir. Doğal temizleyiciler tercih edilebilir, ancak etkili dezenfekte edecek özellikte olmalıdır. Tozların temizlenmesinde kullanılacak bezler de temiz olmalı ve düzenli olarak yıkanmalıdır.
- Eşyaların temizliği
- Düzenli dezenfeksiyon
- Doğru ürün seçimi
4.1. Ekranlar ve Klavyeler
Öksürüğü önlemek için gereken önlemlerden biri de çalışma ortamındaki ekran ve klavyelerin temizliğidir. Özellikle ofis ortamlarında kullanılan bu ekipmanlar günlük olarak dezenfekte edilmelidir. Bunun için özel olarak üretilmiş temizlik ürünleri kullanılabilir. Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken husus, temizlik işleminin doğru yapılmasıdır. Ekranlar ve klavyelerde ciddi bir toz birikimi varsa, öncelikle tozların yumuşatılması işlemi yapılmalıdır.
Doğru temizlik yöntemi için, ekran ve klavyelerin kullanma kılavuzlarını inceleyebilirsiniz. Bazı markalar temizlik konusunda tavsiyelerde bulunur ve hangi temizleyicilerin kullanılabileceğine dair bilgi verirler. Ayrıca birçok ofis, özel olarak temizlik personeli tutarak bu konuda uzman kişiler tarafından yapılmasını sağlarlar.
4.2. Evcil Hayvanlara Dikkat
Evcil hayvanlar, özellikle köpek ve kediler sıklıkla öksürük benzeri hastalıklara yakalanabilir. Bu nedenle evcil hayvanların düzenli olarak temizliği yapılmak ve dezenfekte edilmelidir. Evcil hayvanlarla temas eden kişiler de ellerini sık sık yıkamalıdır. Ayrıca evcil hayvanların sağlık durumları da düzenli olarak kontrol edilmelidir. Öksürük gibi belirtiler fark edildiğinde veterinere başvurulmalıdır.
5. Bağışıklık Sistemi Güçlendirilmelidir
Bağışıklık sistemi, öksürük gibi solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde kritik bir rol oynar. Bu nedenle, bağışıklık sistemi güçlendirilirse, vücudun enfeksiyonlara karşı direnci artar. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için beslenme, uyku ve egzersiz oldukça önemlidir. Doğal antioksidanlar içeren gıdaların tüketimi bağışıklık sistemi için yardımcı olur. Ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendiren takviyeler kullanmak da faydalı olabilir. Tabii ki, tüm bu faktörlerin bir arada düzenli bir şekilde uygulanması bağışıklık sistemini desteklemek açısından en etkilidir.
5.1. Sağlıklı Beslenme
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için doğru beslenme büyük önem taşır. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve diğer besinlerin alınmasını sağlar. Ayrıca sağlıklı beslenmek, kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığını da olumlu yönde etkiler.
Bağışıklık sistemi için önemli olan bazı besinler şunlardır:
Besinler | İçerdikleri Vitamin/Mineraller |
---|---|
Kırmızı et, tavuk, balık | Çinko, demir, B12 vitamini |
Lahana, ıspanak, brokoli | C vitamini, folik asit, demir |
Kırmızı biber, mango, tatlı patates | A vitamini, C vitamini, beta-karoten |
Yoğurt, kefir, turşu | Probiyotikler |
Bunların yanı sıra düzenli olarak tüketilmesi gereken bir diğer besin de omega-3 yağ asitleridir. Balık, keten tohumu, chia tohumu gibi besinler omega-3 yağ asitlerini içerir ve bağışıklık sistemi fonksiyonlarının düzgün çalışmasına yardımcı olur.
Son olarak, tuz, şeker ve doymuş yağlardan oluşan işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak durulması gerekmektedir. Bu tür besinlerin tüketiminin azaltılması bağışıklık sistemi sağlığı için önemlidir.
5.2. Düzenli Uyku
Düzenli uyku, vücudunuzun dinlenmesi ve yenilenmesi için önemli bir faktördür. Ayrıca bağışıklık sistemi fonksiyonlarını da güçlendirir. Uyku düzeninizi oluşturmak için her gece yatağa aynı saatte girmeye çalışın ve en az 7-8 saat uyumaya özen gösterin. Ayrıca yatmadan önce rahatlama tekniklerini kullanarak kaygı ve stresinizi azaltabilirsiniz. Özellikle stres, bağışıklık sistemi zayıflığını tetikleyen bir faktördür. Düzenli uyku, bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olarak öksürük gibi hastalıklara karşı direncinizi artırır.
6. Spor ve Egzersiz Yapmak
Spor yapmak bağışıklık sistemini güçlendirerek öksürüğe karşı korunmaya yardımcı olabilir. Düzenli egzersizler, vücudun savunma mekanizmalarını aktive ederek enfeksiyonlara karşı direnci artırır. Ancak, spor yaparken aşırıya kaçılmaması ve uygun bir şekilde egzersiz yapılması önemlidir. Yüksek yoğunluklu egzersizler ve aşırı antrenman, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Ayrıca, spor yaparken sosyal mesafe kurallarına da dikkat edilmelidir.
7. Hava Değişikliklerine Dikkat Etmek
Havanın nemli olduğu ortamlar öksürük için ideal bir zemin hazırlar. Çünkü nemli hava, öksürük nedeni olan virüs ve bakterilerin hayatta kalabilmesi için uygun bir ortamdır. Bu nedenle özellikle kış aylarında evlerin havalandırılması için farklı yöntemlere başvurulabilir. Ev içinde nem oranını düşük tutmak için nem alıcı kullanımı, camları sık sık açarak havalandırma, hava nemlendirici kullanımı gibi önlemler alabilirsiniz.
8. Antioksidanlar Tüketmek
Antioksidanlar, bağışıklık sistemi için önemli bir yere sahiptir çünkü vücudun kendini korumasına ve sağlıklı kalmasına yardımcıdır. Bu nedenle, antioksidan açısından zengin besinler tüketmek öksürük gibi enfeksiyonlardan korunmaya yardımcı olabilir. Antioksidan içeren bazı besinler şunlardır:
- Karasal yeşillikler
- Renkli sebzeler (havuç, kırmızı biber, kabak)
- Meyveler (çilek, böğürtlen, nar, elma)
- Fındık, badem gibi kuruyemişler
- Kakao ve bitter çikolata
Bunların yanı sıra, C vitamini de antioksidan etkiye sahiptir. Narenciye, kivi, papaya, mango ve brokoli gibi gıdalar bağışıklık sistemi için faydalıdır.
8.1. C Vitamini Bakımından Zengin Besinler
C vitamini, insan bağışıklık sistemi için oldukça önemlidir. Bu yüzden, günlük beslenme programımızda C vitamini bakımından zengin besinleri tüketmek önemlidir. İşte günlük yapılabilecek C vitamini bakımından zengin besinleri içeren bir liste:
- Portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciye meyveleri
- Yeşil biber, kırmızı biber, maydanoz, roka gibi sebzeler
- Ispanak, lahana, brokoli gibi yapraklı sebzeler
- Çilek, böğürtlen, ahududu gibi meyveler
- Kivi, guava, mango gibi tropikal meyveler
Bu besinlerin yanı sıra, C vitamini takviyeleri de bağışıklık sistemi için önerilir. Ancak, doktor tavsiyesi olmadan alınmamalıdır. Ayrıca, C vitamini tümör büyüme riskini artırabileceği için, yüksek dozda alınmamalıdır.
9. Stres Yönetimi
Stres yönetimi öksürük gibi hastalıklardan korunmak için önemlidir. Bağışıklık sistemi zayıf olan insanlar stres altında daha fazla öksürük gibi hastalıklara yakalanma riski taşırlar. Bu yüzden stresle başa çıkmak için meditasyon ve yoga gibi teknikler ile stres yönetimi mümkündür.
9.1. Meditasyon ve Yoga
9.1. Meditasyon ve Yoga:
Meditasyon ve yoga, stres yönetiminde etkili olan yöntemler arasındadır.
Meditasyon, düşünceleri dikkatle fark etme ve zihni sakinleştirme tekniklerini içerir. Bu teknikler sayesinde stres seviyesi düşer ve öksürük gibi hastalıklara yakalanma riski azalır.
Yoga ise fiziksel egzersizler ve meditasyon tekniklerinin birleştirilmesiyle oluşan bir aktivitedir. Yoga yapmak bağışıklık sistemini güçlendirir ve stres seviyesini düşürür.
Meditasyon ve yoga yaparak bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir, öksürük gibi hastalıklardan korunabilirsiniz.
10. Kendi Kendine İlaç Kullanmaktan Kaçınmak
Kendi kendine ilaç kullanımı, öksürüğe sebep olan hastalıklardan kurtulmak için yapılan yaygın bir hatadır. Fakat ilaçlar yanlış kullanıldığında zararlı olabilir.
Doktor tavsiyesi doğrultusunda ilaç kullanmak önemlidir. Doktorunuz size uygun dozu ve ilacı önererek sağlığınızı korumanıza yardımcı olacaktır.